1 Değişim Düşüncemizi Değiştirmek Zorundayız
Acaba 100 yıl sonra insanlar bizleri anlatıyorken nasıl söz edecekler? En kayda değer şey ne olacak? Web’in icadı mı? Mars’a uzay aracı gönderilmesi mi? Dijital demokrasi hareketlerinin ortaya çıkması mı? İklim değişikliğine tepki verme şeklimiz mi?
Bunların hepsi üzerinde konuşulmaya değer ancak en çok değişim tempomuz konuşulması gerekir.
Gerçekten de değişim biçimi değişti. Değişim hız tanımıyor: Dünyadaki cep telefonu sayısı, CO2 salımı, veri depolama, internete bağlanan cihazların sayısı, bilginin kendisi hepsi sürekli artışta…
Şurası açık; hiçbir şey sonsuza kadar büyümez, bazıları yavaş ilerler bazıları da yaydan fırlamış ok gibi. Şimdiye kadar kıtlıklar, savaşlar, salgınlar damga vurmuştu, ama tarih boyunca değişim böylesine hızlı olmamıştı. Değişim kışkırtıcı zaman zaman da sarsıcı olabiliyor. Bu yıkıcı girdapta uzun ömürlü siyasi oluşumlar, devlet kurumları, yüz yıllık iş modelleri, değişime direnen kurumlar risk altında.(Farkında olamayacakları kadar)
Peki ya hızlı değişebiliyor muyuz? Kardeşimle konuşurken elinde olmadan değişime karşı kendini frenlediğini söyledi.
Değişimde sörf yapanlar görev başındakiler değil, başkaldıranlardır.
Örneklere bakacak olursak; Microsoft değil Google önde.
Başarı hiçbir zaman bu kadar gelip geçici olmamıştı.
Bu koşullarda güvenle öngörülebilecek tek şey, kurumun yakın bir zamanda eşi benzeri görülmedik biçimlerde değişim zorlamasına maruz kalacağıdır. Şirketler ya bu değişime ayak uyduracak ya da geleceği elinden kaçıracaktır.( Dürüst olayım, büyük olasılıkla kaçıracaklar. Danışmanlık verdiğim 3 kobiyi dijitale ikna sürecim halen devam ediyor…)
İnsanın aklını başından alan değişimler dünyasında önemli ola bir şirketin rekabet üstünlüğü değil, zaman içinde evrimleşme üstünlüğüdür.
Benim söylediğim kuram: En başarılı kurumlar büyük değişim, az acı ve meydan okumanın üstesinden gelen kurum ve kişiler olacaktır. Kendini uyarlamayı bilen bilen bir şirketi yeni fırsatlardan hakkına düşünden fazlasını elde eder. 1 kere daha Nokia örneğine dönelim, çok değil kısa bir süre önce Türkiye’de Pazar liderliği olan bir kurum bugün Türkiye pazarını bırakın Dünya pazarında söz sahibi değil.
Umarım uyarlama yeteneğine sahip kişi ya da kurumların sayısı çoğalır. Unutmayalım her gün işe gelmeye can atan, heyecanlı dolayısıyla da daha üretken çalışanlara ihtiyacımız var. Etkin olduğumuz kadar esnek olabilecek kurum oluşturmak iş dünyasının zamanımızın en temel meydan okumasıdır.