Türkiye’deki şirketlerin, teknolojik yenilik yolculuğunda karşılaşılan engeller açısından gelişmiş ülkelerden farklı olarak halen yatırım öncesi ve planlama döneminde olduğu görülüyor. Bu durum sadece şirketlerde değil Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yapmakta olduğu Dijital Dönüşüm Yol Haritası 2012 yılından beri halen hazırlık aşamasında olup, süreçle ilgili bilgiler kamuoyu ile paylaşılmamaktadır.
Türkiye’nin daha hızlı yol alması için gerekli olan teknoloji tedarikçileri ile şirketler arasındaki kopukluğun giderilemediği ilgili teknoloji sağlayıcıların web siteleri incelendiğinde hizmet sunduğu kurumların sınırlı olması sonucundan anlaşılmaktadır.
Türkiye’de teknolojik yeniliklerin uyumlaştırılmasının önündeki engeller aşağıdaki başlıklarda incelenebilir:
- Yatırım maliyetinin yüksekliği,
- Yatırım geri dönüşünün belirsizliği
- Kalifiye çalışan yetersizliği
- Teknolojik altyapı yetersizliği
- Yerel tedarikçi eksikliği.
Şirketler, sanayide dijital dönüşümü gerçekleştirmek için öncelikli olarak 3 soruya cevap aramalıdır:
- Neden dönüşmeliyim?
- Dönüşüm için neler yapmalıyım?
- Dönüşümü nasıl gerçekleştirebilirim?
Şirketler, öncelikli olarak dönüşüm ihtiyaçlarını belirlemeli ve stratejilerini bu doğrultuda geliştirmelidir.
Stratejik yönünü en iyi şekilde planlamış şirketlerin bile teknolojik gelişmelerin hızlandığı gelecekte yerlerini koruyabilmek için stratejik planlamadan fazlasını yapmaları gerekecektir. Rakiplerin yeni teknolojileri kullanarak birbirinden ayrışmaya çalıştığı bu yarışta oyuncuların kalıcı olmalarını belirleyen en önemli faktör doğru teknolojilere yatırım yaparak sürekli inovasyon yapma konusundaki başarı seviyeleri olacaktır.
Konu üzerinde, araştırmalardan bağımsız, tamamen gözlemlerime dayanan sorunlara gelince;
Mevcut hukuk sistemindeki engeller, robotik hukunun Türkiye’de ele alınmıyor oluşu, nesnelerin dijitalleşmesindeki bilimsel boşluklar ve şirketlerin yenilikler karşısında araştırma veya planlama aşamasında takılıp kalmaları, kalifiye personel eksikliğindeki açığın kapatılamıyor oluşu, sadece siber güvenlik alanında 650 bin yetişmiş insan kaynağına ihtiyaç duyulmasına rağmen bu alanda üniversitelerin duyarsız davranmaları, dönüşümün gerek lisans gerekse lisansüstü ders olarak bile ele alınmaması, akademisyenlerin bu konuda çok bilgisiz olmaları, Türk fütüristlerin sürekli korku kültürü oluşturmaları, mevcut yenilikler karşısında yanlış davranılması, örneğin Yeşil İk’yı kurumların fidan dikme olarak algılamaları, teknolojik yeniliği tanıtmak için ilgili kişilerin yurtdışı kaynaklardan edindikleri videoları paylaşmaktan öte geçememeleri, proje hazırlayamamaları, bilgi sahibi olması gereken kişilerin araştırma yönünün gelişmemiş olması nedeniyle yeni konulara karşı ütopik olarak yaklaşmaları, sosyo-politik önyargılar sebebiyle dijitalleşmenin yasaklarla engellenebileceği düşüncesi, toplumsal bilinçsizlik tarafımızca teknolojik yeniliklerin uyumlaştırılmasının önündeki engeller olarak düşünüyorum.