Endüstri 4.0 Günlerine Nasıl Geldik?

Endüstri 4.0 insan kaynakları
2.888

Biz bu günlere nasıl geldik? Bu süreç nasıl bu noktaya geldi?

Buharlı makinalarla başlayan bir süreçle, sonrasında elektriğin kullanılması, akabinde dijital teknolojilerin desteğiyle de üçüncü faza geçilmesi… Günün sonunda teknolojinin çok hızlı ilerlemesiyle Endüstri 4.0 noktasına zorunlu olarak gelinmiş durumda. Bunun da ilk tohumları 2011 yılında Hannover – Almanya’da bir fuarda atılmış. Buradaki amaç tabii ki, üretim süresini, maliyetleri ve kaynak kullanımını azaltmak. Bunun yanında üretim miktarı ve kalitesini artırmak – Endüstri 4.0’da ana amaçlardan biri. 

Günün sonunda varılması gereken nokta üretim tarafındaki sürelerin, maliyetlerin azaltılması ve verimliliğin artırılması.

Sanayi devriminin en büyük etkisinin global ekonomilerde olacağına dair bir öngörü var. Bununla ilgili rakamlara bakıldığında, yıllık üretimdeki verimlilik kazancının yaklaşık %6 ile %8 arasında olması öngörülüyor. Sadece Almanya’da gayri safi yurtiçi hasılaya 10 yıl ve üzeri sürelerde Endüstri 4.0’ın %1’lik bir katkısı olacağı öngörülüyor. Bununla birlikte yaklaşık 390 bin kişilik ekstra istihdam yaratması bekleniyor ki bunlar gerçekten çok büyük rakamlar. Benzeri ülkemizde de olacaktır diye tahmin ediyorum. Bununla beraber, üretim çok zaman alan bir unsur iken, yeni ürünlerin pazara sunulma sürecini %25-%50 arasında kısaltması bekleniyor. Mühendislik giderlerini %30, enerji tüketimini de %70’e yakın azaltması ön görülüyor ki bunlar gerçekten çok büyük tasarruflar. Bununla ilgili ülkemizde de aslında çok kaliteli projeler yapılmaya çalışılıyor.

Buradan çıkışla değinmek istediğim üç nokta var. Bunlardan birincisi üreticilerimiz. İkincisi 4. Sanayi Devriminde rol almayı isteyen milli oyuncular ve bunun sonucunda bizim insan kaynakları stratejimiz ne olacak ki belki de en önemli kalem bu.

Ülkemizde, önümüzdeki dönemde en büyük hedef, elbette herkesin de bildiği gibi daha çok üreten bir Türkiye olmak. Bu noktada, rakip ülkeler özellikle Endüstri 4.0 tarafında ciddi yol alıyorlar. Bizim hiçbir şekilde bunun gerisinde kalmamamız gerekiyor.

Şu an yapılan yatırımlar Endüstri 4.0 tarafında sonuçlarını büyük olasılık 2020’den sonra vermeye başlayacak. Biz bu noktalara değinmezsek, bunun negatif efektlerini ne yazık ki yaşamaya başlayacağız. O yüzden aslında çok da zamanımız kalmadı bu bakış açısıyla.

Burada ne yapmak gerekiyor? Özellikle yerli üreticileri, ihracat potansiyeli olan üreticileri çok ciddi yönlendirmek gerekiyor. Bu noktada devlete, özel sektöre ve STK’lara çok ciddi sorumluluklar düşüyor. Yerli üreticileri kendi başına bırakmamak gerekiyor ve mutlaka destek olmak gerekiyor hem Ar-Ge projelerinde hem diğer projelerinde.

Yerli pazarda ürün oluşturup yurt dışı pazarına bunu satmaya çalışan, tamamen yerli ürünlerini yurt dışı pazara sokmaya çalışan çok sayıda firmamız var. Bu çok sevindirici bir haber.  Bundan 15 yıl önce aslında yapı şuydu; yurt dışından distribütörlük almaya çalışan yerli firmalarımız vardı. Bu daha sonra distribütörlük artı entegratörlüğe dönen bir evrim geçirdi. Bugüne geldiğimizde, son birkaç yıldır kendi ürününü üretmeye çalışan, kendi teknolojisini üretmeye çalışan ve bunu yurtdışı pazarında bir noktaya getirmeye çalışan firmaların sayısı gerçekten çok arttı. Burada tabii dikkat edilmesi gereken birkaç unsur var. Çok yoğunlukla IoT de olsa Endüstri 4.0 kapsamında yabancı üreticilerle beraber çalışılması gerekiyor. Buradaki tercihlerin dikkatli yapılması gerekiyor ve buradaki işbirliklerinin doğru tariflenmesi gerekiyor. Burada neyi kastediyorum: Global şirketlerin özünde bırakması gereken yaklaşım yerli firmalarla entegratörlerin biraraya gelip al-sat yapmasıdır.

Onun yerine mutlaka bu işe bir katma değer katarak – bu yerli yazılım olabilir, ya da başka unsurlar olabilir, bir katma değer katarak bir birliktelik şeklinde bunu pazara sunması gerekiyor.

Lokalde ürettiğimiz ürünlerin yurt dışı pazarına sunulmasında bu global markalar ne kadar destek oluyor ya da bize yeni pazarlar açıyor mu? Bütün işbirliklerimizi buna göre yönlendiriyoruz ki yeni dönemdeki işbirliklerinin bizce bu yönde olması gerekiyor.

Bunun dışında bütün bu unsurlar biraraya gelip, doğru yöneltiği bir durumda öngörümüzün de bilişim ihracatının ciddi şekilde önümüzdeki dönemde önünün açılacağı yönünde.

Bir çok alanda yaptığımız projelere baktığımızda yurt dışının gıpta ederek siz bu projeleri nasıl gerçekleştirdiniz dedikleri projelerimiz var. Aslında bu anlamda baktığımızda teknolojik olarak bütün silahlarımızın mevcut olduğunu yerli ürünler olarak ve pazarda doğru yatırımlarla ve destekle çok farklı noktalara gelinebileceğini görebiliriz.

Son bir nokta, ana başlıklardan birtanesi ve en önemlisi, insan kaynağı stratejimiz.

Endüstri 4.0’da ana başlıklardan biri insan kaynağının azalıp artık robotların iş göreceği. Bir çok örnek veriliyor ve bunların ilgi çekici olanlarından biri de buzdolabımızın yumurta raflarını takip edererek, yumurta kalmadığında markete kendisinin sipariş verebilecek olması. Bir çok noktada artık insan faktörünün çok olmayacağı, özellikle üretim fazında da insan faktörünün azalacağı öngörülüyor. Fakat bu demek değil ki sayı olarak azalacak. İnsan faktörünün niceliğinin çok farklı noktalara gelmesi gereken bir döneme geliyoruz. Artık çok yetkin kaynakların yetiştirilip süreçlere dahil edilmesi gerekiyor ve yetkin olmayan kaynakların süreç dışı kalacağı ve önümüzdeki dönemde iş bulmakta zorlanacağı bir döneme giriyoruz. Bu sevindirici fakat bunun eğitim planlamasına yansıyor olması gerekiyor. Mutlaka hepimiz yaşıyoruz, benim de 6 yaşında bir yeğenim var. Televizyona gidip parmağıyla Ipad’de yaptığı hareketleri yapmaya çalışıyor. Bu şu demek aslında yeni nesil gibi bu konularla ilgili çok ciddi kapasiteye sahip olarak dünyaya geliyor. Biz kapasiteyi okul öncesi ve okul döneminde doğru değerlendiremez ve dijital çağa yönelik şekilde eğitemezsek Endüstri 4.0’da kesinlikle geri kalırız.

 Aslında başlanması gereken nokta ilk önce eğitim sisteminin dijital çağa uygun olarak düzenlenmesi. Bu anlamda sevindirici gelişmeler var, kendim de takip edebiliyorum. Anaokulunda bilişim dersi var. Bu hakikaten sevindirici. İnsan kaynağı stratejisinin net ve dijital çağa uygun olması gerekiyor.

Engin ÖNAY

Yeni yazılardan ve güncellemelerden hemen haberdar olmak için bildirimlere abone olun

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.