Maddi Başarı ve Sosyal Başarısızlığımız
Değer veriyorsam zenginliğe, dostlara armağanlar vermek içindir ya da bolluk ve huzurla hastaları sağlığa kavuşturmak için. Küçük yardımlarla çoğalır günlük sevinçler, insanın karnı doyduktan sonra, yoksul da bir zenginde.
Eurupides
Ne büyük çelişkidir ki, insanlığın maddi ve teknik başarısının doruk noktasında, kendimizi kaygıyla dolu, karamsarlık eğilimli, başkalarına nasıl göründüğümüzden endişeli, dostluklarımıza karşı güvensiz buluyoruz. Hepimizin ihtiyaç duyduğu rahatlatıcı sosyal ilişkilerin ve duygusal tatminin yokluğunda, avuntuyu çok fazla yemekte buluyoruz.
İnsanlık tarihinde daha önce eşi görülmemiş servet ve konfor düzeyine rağmen bu kadar çok ruhsal ve duygusal acıyı nasıl yaratabildik?
Neredeyse hepimiz, daha iyi bir toplum yaratmak için değil, var olan toplumun içinde kendi konumumuzu iyileştirmek için çabalayıp duruyoruz.
Çoğu zengin ülkelerin maddi başarısı ve sosyal başarısızlığı arasındaki çelişki önemli bir işaret… Bu çelişki bize eğer yaşam kalitesinde gerçek ilerlemeler istiyorsak, dikkatimizi maddi standartlar ve ekonomik büyümeden toplumların genel psikolojik ve sosyal refahına çevirmemiz gerektiğini gösteriyor. Ne var ki, psikolojiden konu açılır açılmaz yav he he modunda ilerliyoruz!
Nasıl bir zamanlar, sevgi dolu bir ailede yetişen çocuk üzerine araştırmalar yapılıyordu, şimdi de kilo alma ile ilgili araştırma yaptığımız kadar hatta daha fazlası yetişkinlerin sosyal ihtiyaçlarını ortaya koymak ve toplumların bunu nasıl karşılayabileceğini göstermek de, ölüm oranlarıyla ve gelir dağılımıyla ilgili araştırmaları gerektiriyor.
TÜİK verilerine göre Maddi yoksunluk yaşayanların oranı %29,4 oldu.
Sürekli yoksulluk oranı %15,1 oldu.
Nüfusun %15’i yoksulluk sınırının altında kaldı.
2008’in ikinci yarısında hız kazanan finansal krizin çok öncesinde, topluluk bağlarının gerileyişinden, çeşitli antisosyal davranış biçimlerinin ortaya çıkışından söz eden İngiliz politikacılar bazen çöken toplumumuz ifadesini kullanırdı. Finansal bunalım dikkatlerin çöken toplumdan çöken ekonomiye dönmesine yol açtı ve bu çöküşün sorumluluğu yoksulların davranışlarına bağlanırken, ekonomik çöküşten genel olarak zenginler sorumlu tutuldu.
Türkiye farklı mı? Derseniz ben fark göremiyorum açıkçası.
Gallup’un 148 ülkeyi kapsayan küresel mutluluk endeksinde Türkiye, Bangladeş ve Sırbistan’la birlikte sondan üçüncü oldu.
Fazla söze ne hacet, Mutsuz olsak da umutsuz değiliz…
Bireylerin %74,4’ü kendi geleceklerinden umutlu
Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2014 yılında %73,8 iken 2015 yılında %74,4’e yükseldi. Kendi geleceklerinden umutlu olan kadınların oranı, 2014 yılında %74,7 iken 2015 yılında %74’e düştü, erkeklerde ise bu oran %72,9’dan %74,7’e yükseldi.(TÜİK)